“Osmanlı İmparatorluğu 12.09.1683’de yani 337 yıl önce Viyana’yı kuşatmaya başlamıştı!
1683 yılında 4. Mehmet devrinde Osmanlı İmparatorluğu’nun Viyana’yı kuşatmasıyla gerçekleşen ve 17. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu ile Avusturya Arşıdüklüğü (Kral ve grandük arasındaki bir rütbe) arasında yapılan savaşların en uzun süreni bu kuşatma ile başlamıştı.
Avusturya, yönetimi altındaki Macarlar’a iyi davranmıyor onları ağır vergilerle eziyordu. Macar’lar baskılara daha fazla dayanamayınca Osmanlı İmparatorluğundan yardım istediler. Padişah 4. Mehmet, Kara Mustafa Paşa’ya Macaristan’a doğru harekat emrini vermişti. Osmanlı Ordusu 14.07.1683’de Viyana’ya kadar ulaştı ve 12.09.1683’de Viyana’yı kuşatmaya başladı. 120 bin kişilik Osmanlı ordusu ile 200 bin kişilik Avusturya birliklerinin, bunların içinde Avrupa’nın diğer yerlerinden yardıma gelen ordular da dahil olmak üzere sert bir savaş devam ederken, Viyana’ya yardıma gelen fazladan 120 bin kişilik bir ordu vardı. Bu ordu Lehistan Kralı Sobieski’nin ordusuydu.
Ancak Osmanlı’nın da yanında bir destek kuvveti vardı. Kırım Hanlığı. Kırım Hanlığı 1441-1783 yılları arasında, Kırım’da hüküm sürmüş bir tatar devletiydi. Altınordu İmparatorluğu’nun yerini alan Hanlıkların en uzun hüküm süreniydi. Yaklaşık 300 yıl kadar Osmanlı imparatorluğu’na bağlı kalan Kırım Han’lığı 1774 yılında Rus’larla imzalanan Küçük Kaynarca anlaşmasıyla Osmanlı’nın elinden çıktı.
Kırım Hanlığı’ndan Murat Giray Han daha önce yaptığı gibi Osmanlı’nın saflarına katılıp destek olmaya Viyana’ya gelmişti. Görevi Tuna Nehrini kapatarak Büyük Lehistan Ordusunun Viyana’ya ulaşmasını engellemekti. Bazı kaynaklara göre usta bir savaş uzmanı olan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa ile aralarında bir uyuşmazlık olduğu ve Lehistan ordusunun Tuna Nehri üzerinden geçişini engellemeyerek sadece izlediği anlatılır.
Murat Giray Han 2. Viyana kuşatmasında daha önce yan yana beraber çarpışmış olduğu Sadrıazamla büyük bir görüş ayrılığına düştü. Kuşatma sırasında Merzifon’lu Kara Mustafa Paşa Murat Giray Han’ı küçümsediği, görüşlerini dikkate almadığı, hatta ona kibirli davrandığı bazı kaynaklarda geçer. Bunun üzerine Murat Giray Han Merzifon’lu Kara Mustafa Paşa’nın hakaretlerine gücendiği için ona bir ders vermek amacıyla Viyana kuşatmasında Osmanlı ordusuna yardım etmedi.
Viyana’ya giren Kral Sobieski’nin ordusu diğer kuvvetlerle beraber Osmanlı’yı Viyana’da bozguna uğratmıştı. 2. Kez başarısızlıkla sonuçlanan Viyana kuşatması sonucu Merzifon’lu Kara Mustafa Paşa derhal Murat Giray Han’ı görevden aldı. Fakat kısa bir süre sonra bozgunun sorumluluğunu taşıyan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa da idam edildi. Murat Giray Han da geri kalan 13 yıllık ömrünü Saraçeli Çiftliğinde geçirdi ve 1696 yılında öldü.
Murat Giray’ın büyük hatası sonrası her şey hem Osmanlı adına hem de Kırım Tatarları adına kötü gitmişti. Eğer Viyana (Kuşatılsaydı) düşseydi Rus’lar Osmanlı aleyhine ve Kırım Han’lığına savaşa girmeyecekti. Ancak Osmanlı’nın Viyana’da bozguna uğraması üzerine savaşa giren Ruslar Azak kalesini almış ve Karadeniz’in suyunu tatmıştır. Devam eden süreçte Kırım Hanlığı yıkılmış ve Kırım tatarları için sürgünler de başlamıştır. Osmanlı’nın bu hezimeti Avrupa’da büyük sevinçle karşılandı. Artık Avrupa Osmanlı’ya, karşı hücuma kalkmaya başladı. Psikolojik olarak da Viyana savaşı Osmanlı üzerinde büyük bir kayıp ve Avrupalı’larda ise büyük bir kazanç olarak değerlendirildi. Viyana kuşatması sonrası Osmanlı’nın gerileme devrine girdiği kabul edilmiş ve Türkler’in Sakarya Muharebesine kadar sürecek geri çekilme süreci başlamış oldu.”
Yukarıdaki yazılandan anlaşılan: Devleti idare edenler birbirlerine tepeden bakmayacak. Özellikle devlet ile ilgili olan konularda birbirlerine kin tutulmayacak. Fotoğrafın küçüğüne değil büyüğüne bakılarak hareket edilecek. 1683 yılında yapılan bir hatanın ceremesini sadece Türkiye değil, tüm İslam dünyası hala çekiyor. Tarihte, yukarıdaki olay ve benzeri olaylardan ibret almak gerekmez mi?
“Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar; hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi” Hoşçakalın. Alıntıdır.
Yorum yazarak Düzcenin Sesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzcenin Sesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Düzcenin Sesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Düzcenin Sesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Düzcenin Sesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzcenin Sesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Düzcenin Sesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Düzcenin Sesi değil haberi geçen ajanstır.