Foyası meydana çıkmak!
“Kuyumcular, yaptıkları yüzük, küpe, gerdanlık gibi ziynet eşyalarının üzerine mücevherin ışığı daha iyi yansıtması ve parlaklığının artması için FOYA adı verilen bir madde sürerler. Zamanla sürülen bu foya dökülür. Bu duruma foyası çıkmış denilir. Halk arasında yalan söyleyen, sahtekarlık yapan kişilerin yalanları ortaya çıktığında ‘foyası meydana çıktı’ şeklinde benzetme yapılır.”
***
Karamanın koyunu sonra çıkar oyunu!
“Olağan görünen bir işin altından başka şeyler çıkabilir. Karamanoğullarıyla, Osmanlı Devletinin kıyasıya savaşa tutuştuğu yıllarda, Karaman halkı savaşlardan çok çekmiş, ezilmişler, evleri, barkları, malları çok zarar görmüş. O devrin uluları toplanıp, ‘Bu kardeş kavgasını tatlılığa bağlayalım’ diye kurultay kurmuşlar. Karaman Beyi ile Osmanlı Beyi'ni Konya'ya çağırmışlar, her iki tarafın şikayetini dinlemişler. Sözü tatlıya getirip, her iki beye de, bir daha savaş yapmamaları için yemin ettirmişler.
Karaman Beyi yemin ederken, elini koynuna götürerek: ‘Bu can burada kaldıkça, Osmanlı'yı kardeş bilip, kılıç çekmeyeceğime söz veriyorum’ demiş. Fakat kurultaydan çıkan Karaman Bey’i, kaftanının altından bir kuş çıkarıp salıvermiş ve ‘İşte can çıktı söz bitti’ demiş.” Karaman Bey'inin koynundan kuş çıkarıp salıvermesinden sonra bu darb-ı mesel halk arasında yayılmıştır.
İbret alınsaydı tarih tekerrür eder miydi?
“Osmanlı devleti Avrupa’ya sefere çıkarken Kırım Hanlığı’nın bir görevi vardı. Kırım Han’ı Murat Giray Han’ına verilen görev: ‘Tuna nehri üzerindeki köprülerin ve ikmal yollarının hazırlanması’. Osmanlı Devleti bu görevi Kırım Han’ına vermişti. Osmanlı ordusu görevini tamamlayana kadar köprülerin kontrol altında tutulması, oralardan Hristiyan ordularının geçişinin engellenmesi görevi Kırım Han’ının göreviydi.
Osmanlı Viyana’yı kuşatmış. Viyana direniyor. Kırım Han’ı da Tuna nehri üzerindeki köprüleri, ikmal yollarını hakim bir tepeden toplarla beraber kontrol altında tutuyor. Köprüler o topların menzilinde. Oradan kimseyi geçirmiyorlar. Bir müddet sonra karşıdan büyük bir Haçlı ordusu (Leh ordusu) tozu dumana katarak o bölgeye geliyor. Tuna nehrini karşıya geçecek. Komutanlar Kırım Han’ına diyorlar ki; Han’ım haçlı ordusu geldi ve karşıya doğru geçmeye başladı. Buna engel olmayacak mıyız?
Kırım Han’ı diyor ki; Osman Oğlunun burnu çok büyüdü, bizim değerimizi inkar etmeye başladı, bize yüksek perdeden konuşur oldu veya buna benzer mealde bir şeyler söylüyor. Osmanlı’nın burnu biraz sürtünsün de, anlasın Kırım Han’ının değerini” diyor!…
***
Kırım Han’ı kendisine göre belki haklıydı, ama her şeye rağmen eğer o köprülerden düşman ordularının geçişine mani olunsaydı, Osmanlı kaç yıl daha yaşardı onu ancak Allah (c.c.) bilir. İkinci Viyana bozgunundan sonra Osmanlı ordusu çok sayıda şehit verdi. Kırım Han’ı bulunduğu yeri terk etti ve gitti! Bu psikolojik çöküntü Osmanlıyı yıkıma kadar götürdü. Bunun getirdiği psikolojik ve fiziki çöküntüyü hiç atlatamadık. Osmanlı gerçekten boyunun ölçüsünü aldı. Ama, sonunda ne Kırım kaldı, ne de Osmanlı! O günden bugüne bu coğrafyada maalesef kan hiç dinmedi!
“Bir cümle yeter sözden anlayana, destan yazsan fark etmez laftan anlamayana.” Hoşçakalın
Yorum yazarak Düzcenin Sesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzcenin Sesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Düzcenin Sesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Düzcenin Sesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Düzcenin Sesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzcenin Sesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Düzcenin Sesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Düzcenin Sesi değil haberi geçen ajanstır.