1930’lu yıllar Avrupa’da faşizmin egemen olduğu yıllardır. Bu ideolojinin tek amacı insanları tornadan geçirir gibi tek tip yapmayı amaçlar. Askeri marşlar,Kaz Adımı yürüyüşler, sert hareketlerle yapılan gösteriler bu ideolojiyi besler. Türkiye’de bu faşist ideolojinin etkisinde bir süre kalmıştır. Kafatası ölçümleri, Güneş Dil Teorisi, Orta Asya efsaneleri bu dönemde bayağı gündemdeydi. Gerçi Atatürk Avrupa’daki bilhassa Mussolini faşizminin tehlikesine dikkat çekmişti. Zamanın Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip’in yazdığı and’ımız marşı okullarda okutulmaya başlandı. Cumhuriyet o yıllarda bir ulus yaratma peşindeydi. Ama günümüz dünyasında faşizm en tehlikeli ideoloji olarak kabul görmüş, faşist partiler yasaklanmış iken; Danıştay’ın bu ırkçı, şoven ve ayrımcı ifadeler içeren marşın tekrar okunmasını kabul etmesini anlamakta güçlük çekmekteyim. Hukukçuların görüşü; ‘Danıştay yetkisini hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanamaz. Yürütmenin takdir yetkisini bizzat kullanmıştır.Kısaca; anayasa ve yasayı alenen çiğnemiştir’. Demesine rağmen bu konuyu tekrar tekrar ısıtıp gündemde tutmanın amacı bellidir.
Aslında oynanan oyun and meselesi değildir. Yerel seçimler yaklaşırken Cumhur ittifakını ne yapalım da bozalım taktikleridir. Zaten bu konular MHP’nin yumuşak karnıdır. Haliyle danıştayın kararına destek verecektir. Bakıyorum Kemalistlerde destek verirken,CHP ve HDP sessizliklerini koruyor. Gerçi bu aralar CHP-HDP ittifakı nedeniyle olayı görmemezlikten gelmelerine ne diyelim.
Danıştayın kararını sert bir şekilde kınayan eğitim kolundaki bir sendikanın açıklamasıyla bu konuyu bitireyim. “Gerici,baskıcı, militarist,totaliter zihniyetin ürünü olan öğrenci andının kaldırılmasına, toplumsal barışın uzlaşının sağlanması,demokratik bir Türkiye’nin inşası adına biz destek vermiştik”. Diyen Eğitim-Sen sendikasının bu konuda bir açıklamasına rastlamadım. Halbuki gerici olarak niteledikleri Eğitim-Bir sendikası Danıştayın kararını kabul edemeyiz diye tepkilerini koydular. Nerden nereye,kim gerici kim ilerici bilene aşk olsun.
AF MESELESİ VE İTTİFAK
Uzun yıllardır af konusu gündemde yoktu, yerel seçimler yaklaşırken MHP’nin kader mahkumu kavramını ortaya atarak geçen yüzyılın popülist politikalara geri dönmesini nasıl anlayacağız. Son yapılan affa Rahşan affı denilmişti, en azılı suç işleyenler salıverilmişti. Hatta sonradan Rahşan hanım pişmanlığını dile getirmişti. Gerçi af edilenlerin %40 tekrar suç işleyerek hapishanelere geri dönmüştü. Sayın Erdoğan bu konuda net ve açık görüşünü ortaya koydu. ‘Biz kişilere karşı işlenmiş suçları affetme yetkimiz olamaz. Ancak devlete karşı işlenmiş suçları affedebiliriz’ diyerek noktayı koydu.Anlaşılan MHP seçimlere kadar bu konuyu işlemeye devam edecek. Diğer partiler bu konuda sessiz kalıyorlar,bir bakıma ittifak partileri çatlak yaratırsa, o zaman devreye girmeyi düşünüyorlar.Halbuki toplum açısından çok önemli bir konuda tavırlarını açıkca ortaya koymaları gerekmez mi?
Her yıl fındık hasadı zamanında taban fiyat konusunda siyasi partiler bu konuyu işlemeye bayılırlar. Ordu-Giresun’dan sonra Düzce’ye gözler dikilir, fındık üreticilerini gözlerinin içine bakılır. Hiçbir zaman muhalefet verilen taban fiyatına aferin dememiştir. Her zaman karşı çıkmıştır. Yürüyelim, protesto edelim davetlerine fındık üreticisi yeterli cevabı dünde vermedi, bu yıl da vermedi. Bu konuda Ordu milletvekili Cemal Enginyurt ve Düzce Milletvekili Ümit Yılmaz gündem oluşturmaya çalıştılar ama yeterli desteği alamadılar.Bakıyorum Düzce’de de fındık konusunda AK Parti’yi ve milletvekillerini fındıkçılara ihanet etmiş gibi göstermeye çalışanlar var. Mecliste araştırma konusu imzaya açılırken MHP’den yeterli destek bulamayan Ümit Yılmaz’ın bu çıkışı yerel seçimlere yönelik bir huruç hareketi olmaktan öteye gitmedi. Gerçekten Düzce için bir şeyler yapılması isteniyorsa üç milletvekilinin elele vermesi gerekir.Yoksa yapılacak her ayrılıkçı hareket Cumhur İttifakına zarar verdiği gibi, Düzce’ye de iyilik yapmış olmazsınız.Ümit arkadaş, genç, dinamik ve hırslı bir şeyler yapmak derdinde anlıyorum.Yalnız siyaset var olan olanaklarla en güzel şeyi yapmaktır. AK Parti il yönetimini ve milletvekillerini basındaki dostlarınla yok etmeye çalışırsan kazanacağın prestijide elinden uçurursun. Ama muhalefetini yapmaktan geri kalma, bu bıçak sırtı gibidir. Cumhur İttifakı’na zarar gelmesin sakın! Yazıyı bitirdiğim sırada Cumhur İttifakı’nı Bahçeli’nin bitirdiği haberi düştü ekranlara, ne diyelim sağlık olsun, politikada bu tür oluşumlar uzun soluklu olmaz zaten, her şeyde bir hayır vardır.Herkes kendi yolunda yürüsün. Kalın Sağlıcakla.
Yorum yazarak Düzcenin Sesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzcenin Sesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Düzcenin Sesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Düzcenin Sesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Düzcenin Sesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzcenin Sesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Düzcenin Sesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Düzcenin Sesi değil haberi geçen ajanstır.