2013 yılındaki ‘Gezi Kalkışması’ndan sonra yaşadıklarımıza ve hala yaşıyor olduklarımıza baktığımız zaman hafzalam anlamakta zorlanıyor dersem yanlış söylemiş olmam.
Gerçi 2011 ‘Arap Baharı’ olaylarıyla başlayan operasyon tüm K.Afrika ülkelerini kasıp kavururken, Suriye ve Ortadoğu ülkelerinde de şiddetli depremlere neden oldu. Ortadoğu’da başlayan yangının bize sıçramaması mümkün olamaz ve olmadı da. İlk habercisi ‘Gezi’ olaylarıydı, mesele birkaç ağaç değil diyenler işi biliyorlardı. Çözüm sürecinin akamete uğraması, 17-25 Aralık polis-yargı darbesi, Kobani’yi bahane edip 6-8 Ekim katliamının sahneye konması ve 15 Temmuz darbesine giden planlı ve proğramlı bir operasyon sürdürüldü. Lakin ne içerdekiler ve ne de onları destekleyen ağababaları başarılı olamadılar. Gerçi hedeflerinden vazgeçmiş değiller, yeni birtakım sorunlarla bizi uğraştırmaya devam ediyorlar.
ESKİ TÜRKİYE YOK ARTIK
Askeri vesayetin ve Fetö’nün yönetimde etkisi sıfırlanınca, daha doğrusu Türkiye’nin ayağındaki parangalardan kurtulunca hareket kabiliyeti artıp bölgede etkili güç olmaya başlaması tesadüf olamaz.
K.Suriye’de oluşturulmak istenen PKK koridoru ve yeni bir İsrail oluşumu 3 askeri harekatla engellendi. Doğu Akdeniz’de petrol ve doğal gaz arama çalışmalarımız başta Fransa, Yunanistan, İsrail, ABD, Rusya, Mısır gibi ülkelerin her türlü oyunları bozularak Mavi Vatan’a sahip çıkıldı. Yunanistan’ın provakatif politikalarını uluslar arasında etkisiz hale getirilmesi ve Libya’da etkimizin devam ediyor olmasını sayabiliriz. Doğu Akdeniz’de kriz yumuşamaya başlarken Ermenistan’ın Azerbaycan’a saldırmasıyla gözler G.Kafkasya’ya çevrildi. Yıllardır çözülmeyen Karabağ meselesi dururken Ermenistan’ın saldırmasını nasıl izah edeceksin. Anlasana mesele Azerbaycan değil, mesele Türkiye olunca ilk defa açıkça Türkiye Azerbaycan’ın yanındayım diyerek tavrını ortaya koymuş olmasıdır. Ne Suriye’de, ne Irak’ta, ne Doğu Akdeniz’de, ne Libya’da ve ne de G.Kafkasya’da Türkiye’nin rolünü kabul etmeden hiçbir sorun çözülemez. Böyle bilinsin, bilmeyenlerde bedel ödemeyi kabul etsinler.
1920 TÜRKİYE’Sİ DEĞİLİZ
Tüm bu yaşananlara baktığımızda sanki 1920 yıllarını yaşıyor gibiyiz. Suriye, Maraş, Adana Fransa’nın, Irak İngiltere’nin, İzmir Yunanistan’ın, Antalya İtalya’nın,boğazlar itilaf devletlerinin işgali altındaydı. Bu arada Doğu Anadolu’da uydu Ermenistan ve Kürdistan devleti kurmak için başta İngilizler ve Fransızlar bölge insanlarını kışkırtıyorlardı. Gerçi şimdi 1920 şartlarını yaşamıyoruz. O günlerde bizi yok etmeye çalışanlar başarılı olamadılar ama bizi güçsüz bıraktılar. Şimdi ise bizi Anadolu’ya hapsetmek istiyorlar. Çünkü bölgede güçlendikçe bazılarının çıkarları bozulmakta, PKK’nın, Yunanistan’ın, Ermenistan’ın, BAE’nin maşa olarak kullanılmaları boşuna değil. Her taraftan kuşatmaya çalışıyorlar ama nafile… Bazıları ‘Tarih Tekerrürden İbaret’ derler, halbuki yüzyıl içinde köprünün altından ne sular aktı ve kimler geldi, kimler geçti. Türkiye eski Türkiye değil bunu dışardakiler görüyor da, bizim içerdekiler görmek istemiyorlar. Mesele Erdoğan değil aslanım, mesele Türkiye meselesi, çünkü bölgesel güç olunca düşmanın çok olur. Gerçi devletleri dost ve düşman diye sınıflandırmak doğru değildir.Bugün dost olan yarın düşmanın olabilir. Küçük bir not: PKK Ermenistan’a 200 terörist göndermiş.PKK’nın siyasi uzantılarıyla ittifak yapan, kahvaltı yapmaya teşne olanlara duyurulur.
Kalın Sağlıcakla.
Yorum yazarak Düzcenin Sesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzcenin Sesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Düzcenin Sesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Düzcenin Sesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Düzcenin Sesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzcenin Sesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Düzcenin Sesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Düzcenin Sesi değil haberi geçen ajanstır.