15 Ocak 2021 günü Ankara’da eski milletvekili GP’nin başkan yardımcısı Selçuk Özdağ’ın ve Yeniçağ Gazetesi yazarı Orhan Uğuroğlu’nun saldırıya uğraması karşısında neler oluyor sorusunu sorma ihtiyacını duydum. Öncelikle her ikisine de geçmiş olsun diyorum. Failleri en kısa zamanda yakalanıp yargı önüne çıkarıldılar. Çok şükür geçmiş yıllarda olduğu gibi faili meçhul kalmıyor.
Ocak ayı siyasi hayatımızda önemli olayların yaşandığı aydır. 19.Ocak.2007’de gazeteci Hrant Dink suikast sonucu katledildi. Hrıstiyan ve Ermeni oluşundan dolayı ilk tepkiler Ergenekon ve İslamcılara yönelikti. Olayın gerçek failleri yıllar sonra Fetö’cülerin olduğu anlaşıldı. Bir taşla birkaç kuşu vurmak istemişler, bayağı da başarılı olmuşlardı. 15.Temmuz’dan sonra olayın gerçek yüzü ortaya çıkarıldı. Bu konuda gazeteci Nedim Şener bir yılı aşkın cezaevinde tutulmasına karşın, işin peşini bırakmadı. Fetö’cüler yargı önüne çıkarıldı.
24 Ocak 1993 günü Ankara’da Cumhuriyet Gazetesi yazarı Uğur Mumcu arabasına konulan bombanın patlamasıyla yaşamını yitirdi. Cenazesinde yüzbinler ‘Kahrolsun Şeriat, Mollalar İran’a, Türkiye İran Olmayacak, Türkiye Laiktir Laik Kalacak’ sloganları atılarak Türkiye’de, laik-anti laik kamplaşmanın temelleri atılmış oldu. Sonradan yapılan operasyonlarla bu kamplaşmayı derinleştirdiler. Sanki Uğur Mumcu’yu dindarlar katletmiş gibi bir hava yarattılar. Laikçi kesim de bunu fırsat bilerek yükselen bu dalga üzerinden politika yaptılar. Bugün kime sorsanız Uğur Mumcu’yu kimlerin katlettiğini rahatlıkla söyleyebilir. Benim anlamakta zorlandığım Uğur Mumcu’yu sahiplenenler bir günden bir güne katledenlerden hesap sormaya kalkmadılar. Mehmet Ağar; “Bir tuğla çekersem duvar yıkılır” demişti. Suikasttan önce İsrail Elçiliği tarafından tehdit edildiği iddia ediliyordu. Aynı Hrant’ta olduğu gibi; Hırant’ın arkadaşları da ‘Solcular,Liberaller’ Fetö’nün adı ortaya atılınca suspus oldukları gibi..
HEDEFTE BİR KOMUTAN VE EKİBİ
PKK terörüne ve ABD’nin politikalarına cepheden karşı çıkan Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis’in uçağı 17 Şubat 1993 günü Ankara’da düştü. Aslında düşürüldü. Olayın üstü Uğur Mumcu olayında olduğu gibi örtüldü. Hatta Eşref Bitlis’in ekibinden olan Cem Ersever, Bahtiyar Aydın (Kaynaş’lıdan) suikastla öldürüldüler.
ANAP’IN ÖNEMLİ İSMİ
5 Şubat 1993 günü Devlet Bakanı Adnan Kahveci Gerede-İstanbul yolunda bariyerlerle yol kapatılmış, işaret levhalarının yeri değiştirildiği için ters yola girmiş ve yaşanan trafik kazasında eşi, kızı ve kendisi yaşamını yitirmişti. Oğlu yaralı olarak kurtulmuş. Kaza fazla kurcalanmadan kapatıldı.
SIRADA ÖZAL’DA VARMIŞ
17 Nisan 1993 günü Turgut Özal yaşamını yitirdi. Çankaya köşkünde ne doktor ve ne de ambulans vardı. Zehirlendiğine dair iddialar hala bugün bile dillendiriliyor. Çünkü Özal derin yapıların önündeki en büyük engeldi. Bertaraf edilmeliydi, edildi. Zaten bu tarihten sonra olaylar hızla gelişerek ülke kör bir karanlığa doğru sürüklendi.
KARA BİR GÜN MADIMAK KATLİAMI
Tarihimizde unutulmayacak olaylardan birisi de 2.Temmuz.1993’de yaşanan Sivas Madımak Katliamı’dır. Pir Sultan Şenlikleri düzenlenen günde provokatörlerin kışkırttığı göstericiler Madımak Otel’ini taşa tutup sonradan da yakarak 37 kişinin ölümüne neden oldular. ‘Göstericilerin önünde yer tutan askerlerin birileri tarafından çekildiğini gördük ama korkumuzdan gösteremedik’ diyen gazeteci hala bugün yutup üzerinden yayın yapıyor. Zamanın valisi, Emniyet Müdürü, Jandarma Komutanı, İçişleri Bakanı, 8 saat boyunca Aziz Nesin’in yardım istediği Erdal İnönü tarih önünde sorumludur. Madımak Katliamı üzerinden o günün muhafazakar partisi olan Refah’ı öteleyerek İslami kesime yüklenenler bir gün dahi o günkü görevlilere hiç hesap sormadılar. İlginç olan o yıllarda Sivas Belediye Başkanı olan Temel Karamollaoğlu’na demediklerini bırakmayanlar, şimdi Temel amcalarına toz kondurmuyorlar.
İNTİKAM ADINA
Sivas Katliamı’nın ardından 3 gün sonra Erzincan Kemaliye’nin Başbağlar köyünde 33 sivil vatantaşımız PKK terör örgütü tarafından katledildiler. Sivas’ın intikamı aldık diyerek mezhep çatışmasına da neden olacak fitneyi de ortaya saldılar. Çok şükür Anadolu insanı bu tuzaklara düşmedi.
BÖYLE MÜDÜR OLMAZ DEDİLER
Son olarak da; ‘En büyük hayalim Uğur Mumcu suikastını aydınlatmaktır’ diyen Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okan korumalarıyla birlikte suikasta uğrayarak katledildi. Diyarbakır halkıyla özdeşleşmiş olmasıyla hem PKK’nın ve hem de PKK destekçisi odakların hedefi olmuştur. Devletle bölge halkı arasında çok güzel köprüler inşa ediyordu. Türk-Kürt düşmanlığından rant sağlayanların işine gelmedi. Diyarbakırlıların sevdiği bir insandı. Böyle müdür mü olur diye katlettiler.
Dikkat ederseniz; katledilen kişilerin ortak özelliği yurtsever olmaları, darbeye karşı olmaları, bağımsızlıktan yana olmaları ve ülkesinin insanlarının mutluluğundan yana olmalarıdır. Yaratılan provokasyanlar ise toplumda infial uyandıran, kamplaşmayı hızlandıran ve uzlaşmacılığı tukaka gibi gösteren olaylardır. Bugün artık içerde suikast ve provokasyon yapamayanlar, muhalefeti kışkırtarak kaos yaratmaya çalışıyorlar. S-400, Doğu Akdeniz, Suriye, Irak ve Libya gibi konularda halkı iki kampa ayıracak senaryolar üreterek birbirimize düşmanlaştırma yoluna gidiyorlar. Adam daha seçilmeden önce açıkça söylemişti.
SONUÇ OLARAK
Tarihte yaşananları hatırlatmak istedim. Tarihten ders almazsak tarih tekerrür edermiş. Bir daha bu gibi olayları yaşamayalım, provokasyonlara gelmeyelim, kamplaşmayı politika haline getirenlere prim vermeyelim. Daha geçen akşam eski bir milletvekili “ Erdoğan’ın gitmesi için canımı” veririm diyor. Yani canını verecek kadar düşmanlaştırmış, yazık bir de bu ülkede iktidar olacağız diyor.
Emekli askeri istihbaratçılardan general İsmail Hakkı Pekin; “Belirli bölgelerde kanaat önderlerine suikast planlandığı yönünde iddialar söz konusu” diyor. Aman dikkat çünkü yaşayacağımız bir kaos ülkemizi mahvedebilir. Biden ve ekibinin iş başına gelmesi, Obama politikalarına geri dönüş, PKK’da, onu içerde destekleyenlerde ve payanda olanlarda yaşanan hareketlenmeyi göz ardı etmeyelim. Yalnız Türkiye 5 yıl önceki Türkiye değil, herkes ayağını denk alsın.
Kalın Sağlıcakla.
Yorum yazarak Düzcenin Sesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzcenin Sesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Düzcenin Sesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Düzcenin Sesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Düzcenin Sesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzcenin Sesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Düzcenin Sesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Düzcenin Sesi değil haberi geçen ajanstır.