Dağlık Karabağ, bugün bağımsız birer devlet olan Azerbaycan ve Ermenistan arasında, 20. yüzyılın başlarından bu yana yani Sovyetler Birliği döneminden kalma; 4 bin 400 kilometrekarelik bir sorun alanı.
Azerbaycan ve Ermenistan, 1922'de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'ne katıldı. Tarihi olarak iki toplum arasında sorunlu bir alan olan Dağlık Karabağ da, 1923'te Azerbaycan Cumhuriyeti'ne bağlı özerk bir bölge statüsü kazandı. Moskova'nın kararı, Ermenistan yönetimi tarafından hiçbir zaman kabul görmedi.
Sovyetler Birliği'nin dağılmaya başladığı dönem olan 1980'lerde, Birlik çatısı altında on yıllardır üzeri kapanan birçok sorun gibi Dağlık Karabağ sorunu da su yüzüne çıktı.
Moskova'daki yönetimin eski gücünü üzerinde hissetmeyen Dağlık Karabağ'da örgütlü Ermeniler, Sovyetlerin kuruluşunda "Türkiye'yi memnun etmek için bölgenin Azerbaycan'a bağlandığını" iddia ederek Bakü yönetiminden ayrılmayı talep etti. Ekim 1987'de Erivan'da bu talebe destek gösterileri düzenlendi. Gösterilerden birkaç gün sonra, 18 Ekim 1987'de, bugün hâlâ sınır bölgesinde zaman zaman yaşanan çatışmaların ilk temeli atıldı. Dağlık Karabağ'ın Çardaklı Köyü'ndeki Ermeniler, Bakü yönetiminden çıkmayı talep ederek bölgedeki Azeri nüfusa saldırı düzenledi.
Çardaklı olaylarının büyümesiyle birlikte Ermenistan'da yaşayan Azeriler Azerbaycan'a, Azerbaycan'da yaşayan Ermeniler de Ermenistan'a göç etti.
Bugün, Ermenistan işgalinden 28 yıl sonra kurtarılan Şuşa, Azerbaycanlılar için sadece bir şehir olmaktan çok daha fazla anlam taşıyor.
Ermenistan işgalinden 28 yıl sonra kurtarılan Şuşa, Azerbaycan tarih ve kültürünün simgelerinden olmasının yanı sıra hem bölgeye hakim coğrafi konumu hem de Dağlık Karabağ'ın en büyük şehri Hankendi'ne giden yolun üzerinde bulunduğu için stratejik önem de taşıyor.
Karabağ Hanı Penahali tarafından 1752'de kurulan Şuşa, hem çok sayıda tarihi anıta sahip olması hem de çok sayıda seçkin bilim ve kültür adamının burada doğması dolayısıyla sadece Şuşalılar için değil, tüm Azerbaycanlılar için önemli bir kent.
Tarihi ve kültürel zenginlikleri ve doğal güzellikleri nedeniyle Karabağ'ın sembol şehri olarak kabul edilen Şuşa, ünlü besteci ve müzisyenleri nedeniyle "Azerbaycan müziğinin beşiği" diye de nitelendiriliyor.
Sovyetler Birliği'nin dağılma sürecinde yıllardır planladıkları Azerbaycan'a karşı toprak iddialarını hayata geçirmek için saldırıya geçen Ermenilerin başlıca hedeflerinden biri de Şuşa oldu.
Ermeniler, 1991'de başlattıkları saldırılarla önce Hankendi şehrini işgal etti. Ardından 26 Şubat 1992'de Hocalı kasabası Ermenistan ordusunun eline geçti. Hocalı'da aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 613 sivili katlederek yüzyılın en büyük katliamlarından birine imza atan Ermenistan güçleri 8 Mayıs 1992'de de Şuşa'yı işgal etti.
Şuşa'nın savunmasında yüzlerce Azerbaycanlı hayatını kaybetti, çok sayıda Azerbaycanlı esir düştü veya kendilerinden haber alınamadı.
İşgal, Azerbaycan ekonomisini büyük kayba uğrattı. Binlerce kişi topraklarını terk etmek zorunda kaldı. Azerbaycanlılara ait 300'den fazla tarihi anıt tahrip edildi. İşgalden önce 20 binden fazla Azerbaycanlının yaşadığı Şuşa'ya işgal sonrasında Ermeniler yerleştirildi.
Yüzyıllardır Şuşa'nın gerçek sahibi olan Azerbaycanlılar ise 28 yıl boyunca Azerbaycan'ın diğer bölgelerinde yaşamak zorunda kaldı. 8 Mayıs tarihi Ermenistan'da bayram olarak kutlandı, Azerbaycan'da ise bu tarih 28 yıl hüzünlü bir gün olarak hatırlandı.
BİZ NE PKK, NE FETÖ VE NE DE YUNANİSTAN’LA SA
MALİ DİSİPLİN TEDBİRLERİNE NEDEN İHTİYAÇ DUYU
SİZİN DE OTOBÜSÜNÜZ OLSUN! ANCAK!!!
Ömer Küçük Bey'in Faruk Özlü beyefendiye açık
İnce Muharrem’den kaba salvolar!
Dilleri fırıncı küreği, vicdanları taş olanla
Yaşamın anlamsız rezilliğine dair…
Karasız Ülkücülere Ağabey Formülü!
Cüneyt Zapsu’dan Ali Haydar Gören’e
Sınav kaygısı ve baş etme yöntemleri
Yemenici'ye “Bi Halley” Oluyor…
Birileri zekâmızla dalga mı geçiyor?