Daha önceki yıllarda aşağıdaki yazıya benzer bir yazı yazmıştım. Aslında yazdığım bu yazı birçok insan için belki de başucu yazısı diyebilirim. Hani Hz Ömer’e atfedilen malum hikaye misali:
Hz. Ömer (R.A.) halifelik görevini devraldıktan sonra kendi parasıyla bir adam tutmuştu. Bu adamın görevi her gün belirli saatlerinde Hz. Ömer’in yanına gelerek ona: “Ya Ömer Allah’tan kork, ölüm var!” demekti. Hz. Ömer (R.A.) bir gün görevliyi yanına çağırdı ve görevine son verdiğini söyledi. Bunu duyan adam Hz. Ömer (R.A.)’e: “Ya Ömer bu güzel adetinden vaz mı geçtin?” diye sorar. Hz. Ömer (R.A.) bu soruyu şöyle cevaplar: ”Şimdiye kadar gençtim, saçım ve sakalım ağarmamıştı. Doğru yoldan ayrılmamam için bana her gün ölümü hatırlatacak, Allah’tan korkmamı tavsiye edecek birine ihtiyacım vardı. Ancak bugün aynaya baktığımda saç ve sakalımın ağardığını gördüm, bana ölümün habercisi olarak onlar yeter.”
İdarecilik görevi gönüllü olarak kabul edilebilecek bir makam değildir! Çünkü idarecilik sorumluluk, dürüstlük ve hassasiyet gerektirir. Bu iş de zor bir iştir. Nedendir bilinmez ama idarecilik söz konusu olduğunda yanıp tutuşan çook sayıda insan vardır! Devlet memurluğu, kişinin emekli oluncaya kadar kullanabileceği yaklaşık 25-40 senelik bir zaman dilimidir. Bu süre insan ömrü için de az bir süre değildir!
İdarecilik görevleri farklı farklıdır. Mesela bunlardan bir tanesi kamu kurumlarındaki idarecilik olsun. Kamu kurumlarında idarecilik görevleri ne hikmetse bazıları için erişilmesi güç ve elde edilmesi gereken çok önemli bir hedeftir! Bunun için de bazıları, başta siyasetçiler olmak üzere birçok kişiyi devreye sokarlar. İdareci olmak için çok da ısrarcı olurlar. Zorlama ile olan idareciliğin ömrü kısa olur. Gidişleri gelişlerinden de kolay ve hızlı olur! Onun için Allah’tan her şeyin hayırlısını istemek olmalıdır.
“Bir zamanlar birisi Allah’tan bir çiçek ve bir kelebek diledi. Fakat Allah bunların yerine ona bir kaktüs ve bir tırtıl verdi. Adam üzüldü. Bir zaman sonra kaktüs çiçek açtı, tırtıl da kelebek oldu. İstekleriniz her zaman ihtiyaçlarınız değildir. Bugünün dikeni yarının çiçeğidir ve bugünün böceği yarının kelebeğidir. Allah seçimi O’na bırakanlara en iyisini verir!”
Bazı görevler vardır ki süreleri baştan belli olan görevlerdir. Mesela; Muhtarlık, Belediye meclis üyeliği, il genel meclis üyeliği, parti yönetim kurulu üyeliği, belediye başkanlığı, milletvekilliği, bakanlık, başbakanlık, cumhurbaşkanlığı gibi. Bu kişilerin görev süreleri bittiğinde aslında hiçbir problem olmaması gerekir.
Devlet memuru olarak politikayla belli yerlere gelen bazı insanlar vardır ki ifa etmeye çalıştıkları görevlerin, adeta kendilerine ölünceye kadar verilen bir hak olduğunu düşünürler. Makamlara, birilerinin tavassutu ile gelenler, bulundukları makamlardan ne hikmetse ayrılmak istemezler.
Bazı devlet memurları da belli makamlara merdivenleri tek tek çıkarak yükselirler. Bu kişilerin o makamlardan inme endişesi hiç olmaz. İndirilseler bile işgal ettikleri makamların ağırlığını, sorumluluğunu, vebalini bildikleri için sadece Allah’a şükrederler.
Öyle veya böyle, makam sahibi olanlar o makamların bir gün sona ereceğini kendileri de bilirler. Her şeyin bir sonu olduğu gibi görevler de bir gün sona erecektir. Peki o zaman ne olacak?
Ne olacak ben söyleyeyim. Yeni bir hayat başlayacak. O hayatın adı; “Ne ekersen onu biçersin!” olacak. Bu durum çok önemlidir! Hizmet eken hizmet, nefret eken nefret bulur. Hülasa herkes değerinin karşılığını toplumda bulacaktır. Makamlar geçici, hizmetler bakidir!
“Ömür dediğin üç gündür; dün geldi geçti, yarın meçhuldür. O halde ömür dediğin bir gündür; o da bugündür!”
Babanın oğluna nasihati!
Bir baba, bir gün oğluna “Her kırdığın insan için şu tahtaya bir çivi çak” der. Oğlu da, babasının dediğini yapar ve her kırdığı insan için tahtaya bir çivi çakar.
Bir süre sonra bakar ki tahta çivilerle dolmuş, taşmıştır. Tahtayı babasına gösterir.
Babası; ”Peki şimdi git kırdığın o insanların gönlünü al ve her aldığın gönül için bir çiviyi sök” der. Zaman geçer çocuk söylenileni yapar ve babasının yanına çivileri söküp gelir. Ama tahta delik deşiktir… Baba tahtayı eline alır ve evladına şöyle der; “İnsan kalbi de bu tahta gibidir oğlum. Kırdığın kalbi belki düzeltirsin ama izi her zaman kalır.”der. Hoşçakalın.
Yorum yazarak Düzcenin Sesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzcenin Sesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Düzcenin Sesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Düzcenin Sesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Düzcenin Sesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzcenin Sesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Düzcenin Sesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Düzcenin Sesi değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(2)Mustafa - Bazı insanlar cami ceşme okul gibi yerler yaptırır isimleri hatırlansında sevap kazanalim diye bazılarına imkan gelır yapmak nasip olmaz mesela asar deresı projesı buralara kafeler yeme içme yerlerı modern bır yer oldugunu düşün kac kişi ekmek yer düşün efteni göl projesını kac kişiye fayda saglar düzceye özellikle termınel veya uygun bır yere düzce port alış veriş yerı kurtköy viport gibi kimler buralarda calişip iş sahıbı olur büyük insanlar gelecegı büyük görür ismi unutulmaz
Deniz - Düzcede kac vekıl kac valı kac beledıye baskanı kimler geldı kimler gectı benim aklımda necmi hoşver bey sayın keleş rahmetli avni akyol isimleri hatırlanır gerisi pek hatırlanmaz veya kac kişi hatırlar bunlar düzceye iz bırakanlar oldu
Yazılan yorumlardan Düzcenin Sesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Düzcenin Sesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Düzcenin Sesi değil haberi geçen ajanstır.